10 Eylül 2015 Perşembe

Marslı-Andy Weir (Yorum)


Orjinal Adı: The Martian
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 416
Goodreads Puanı: 4.37 (183.383 oylama)

Çevirmen: Emre Aygün

Goodreads okurlarına göre 2014'Ün En İyi Bilimkurgu ROMANI! Altı gün önce, Mark Watney Mars'a ayak basan ilk insanlardan biriydi. Şimdi ise, orada ölmesi neredeyse kesin.

"Çok uzun zamandan beri okuduğum en iyi kitap. Zeki, eğlenceli ve gerilim dolu. Marslı, bir romandan isteyebileceğiniz her şeye sahip."
-Hugh Howey, Wool serisinin yazarı-

"Sürükleyici… Defoe'nun Robinson Crusoe'su sanki daha zeki biri tarafından yazılmış gibi."
-Larry Niven, Hugo, Nebula ve Locus ödüllü Halka Dünya romanının yazarı-


BENİM YORUMUM

Selaam!

Nasılsınız?
Umarım iyisinizdir. 
Aranızda okulu açılan var mı? Benim açılmadı. Yani on ikiler gidiyor ama ben gitmiyorum. Biraz daha tatil yapıyorum. 

Neyse.
Hemen kitaba geçiyorum.

Mark, nasıl bir karaktersin sen?

Karakter diyemem bile sana. O kadar gerçekçisin ki. Tam vereceğim tepkileri veriyorsun. Yani tamam, burada bir bozukluk var. Şöyle ki Mars’ta ben kalsam senin yaptıklarını yapamazdım. Sadece olaylara verdiğin tepki diyorum, aynı benim tepkilerim gibi.

Ay, Mark’la konuşmuş gibi oldum biraz.

Neresinden bakarsanız bakın, sıçmış durumdaydım.
Bu benim değerlendirmem.
Sıçtım.
Sayfa 9

Ha, bir de şöyle bir şey daha var. Instagram’ı olanlar bilir. Daha doğrusu bookstagram denen olayı bilenler bilir şimdi diyeceğim şeyi. Hani etkinlikler yapılıyor ya. Bir etkinlik var ıssız adaya düşsem yanıma olmasını isteyeceğim kitap karakteri diye bir şey. İşte, bu kitabı okuduktan sonra Mark kesinlikle yanıma alacağım karakter olurdu.

Olayı herkes biliyor mu? Bildiğinizi düşünüyorum. Çünkü bu kitap Dünya’da çok ünlü. Evet, Dünya. “İğrençti, biliyorum. Özür dilerim.”

Olay şu; Mark Watney, Mars’ta mahsur kalıyor.

Tamam, şaka yapıyorum. Bugün şakalarım ayrı bir iğrenç veya espri desem ayrı bir soğuk sanki.

Şimdi sıra bir sonraki görevimde: on iki saat boyunca oturup hiçbir şey yapmamak.
Başlasam İyi Olacak!
Sayfa 116

Uzun anlatmak gerekirse; Mark Watney, Mars’a gittikleri altıncı solda* takım arkadaşlarıyla beraber acayip felaket bir kum fırtınasına maruz kalıyor. Gemiye ulaşmak için yürümeleri sırasında Mark’a anten çarpıyor ve onu geriye savuruyor. Arkadaşları da istemese bile gitmek zorunda kalıyor. Bu yüzden Mark uyandığında bir bakıyor ki yalnız başına.
*Sol: Mars’ta geçen bir gün.

Ya Mark o kadar mükemmel ve aynı zamanda zeki bir karakter ki Mars’ta patates yetiştiriyor.
Neden patates? Çünkü patatesler mükemmel. 
Mark’ın konuşması o kadar samimi ki… Bu adama nasıl aşık olunmaz mı? Yanii aşık olmak derken öyle aşık olmak değil. Hani davranışlarına. :’)

[12:04] JPL: (…) Ayrıca, lütfen diline sahip çık. Yazdığın her şey, tüm dünyada canlı olarak yayınlanıyor.
[12:15] WATNEY: Bakın! Memelere bakın! (.Y.)
Sayfa 150

Bu kadar eğlenceli bir dili olan kitap nasıl tarif edilir? Peki ya bu kadar mükemmel bir karakteri olan bir kitap?

Ne söylesem boş geleceğini düşünüyorum, hissediyorum. Zaten Goodreads okuyucularına göre 2014’ün en iyi bilim kurgu romanı seçilmiş. Benim de ilk bilim kurgum. Siz de benim gibi bilim kurgu okumamışsanız bu kitapla başlamanızı tavsiye etmem. Çünkü bu kitapta hem bilim kurguya alışmaya çalışıyorsunuz hem de kitaptaki terimlerin aklınızı karıştırmamasını bekleyeceksiniz.
Ama boşuna beklemeyin bence. Kitabı okuyanların neredeyse hepsinin aklı bu terimlerden karışmış. İşte, bu yüzden ilk bilim kurgunuz bu kitap olmasın.

Torunlarım olmasını dört gözle bekliyorum. “Ben gençken, bir kraterin kenarına kadar yürümem gerekti. Tepeye doğru hem de! Bir GDF elbisesi içinde! Mars’ta diyorum, velet! Duydun mu beni? Mars’ta!”
Sayfa 336

Ama bana sorarsanız bilim kurguya devam edecek misin diye, edeceğim. Bu yüzden bana bilim kurgu önerirseniz acayip sevinirim.

Kitapta beğenmediğim nokta, az önce dediğim gibi terimlerin aklı çok karıştırması. Yazar bunu esprili bir dille aktarmaya çalışmış, cidden, hissediliyor bu. Ama kafayı karıştırıyor. Kitaptan kopuyorsunuz bir süre sonra. Çünkü terimleri mi aklınızda tutacaksınız, olay örgüsüne mi aklınızı vereceksiniz.
Bu yüzden yarım puancık kırdım. :’)

Ah, bu arada biliyorsunuz ki Marslı'nın filmi çıkacak. Ben de aslında bu kitabı taa Nisan ayında okumuş olmama rağmen anca girebiliyorum. Bari filmine yakın bir tarihte girdiğimden içimdeki sorumsuzluk kısmını susturmuş olurum diye düşündüm. :D 


Bu aralar yazı takvimime uyamıyorum. Ama neyse. Pek takmıyorum, umarım siz de takmıyorsunuzdur.  

Yorum bırakmayı unutmayın lütfen. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere!
5 Puan: Mükemmeldi. Düşünmeden oku

4 yorum:

  1. Bu kitaba ben de bayılıyorum.Çok da güzel bir yorum olmuş. Kitabı okurken kahkahalar attım :D filmini de sabırsızlıkla bekliyorum.

    YanıtlaSil
  2. Ya bende filmi cıkmadan okumak istiyorum! Terimlerden benimde gözüm azıcık korkmustu.... Ama alıntılardan cok eglencelı duruyor ^-^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Terimlere pek kafa yormazsan cidden çok güzel bir kitap :D

      Sil