Sayfa Sayısı: 164 sayfa
Goodreads Puanı: 4.55 (8,936 ratings)
Ana Dilinde Basım Tarihi: 1943
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum "Kürk Mantolu Madonna"yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum."
Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.
BENİM YORUMUM
Selam! Nasılsınız?
Ben çok iyiyim. E malum, sınavlar bitti. Tamam bazı öğretmenler haftaya bile ders işleyecek olabilirler (damn it) ama bu bile moralimi bozamaz. :D
Şu an çok gergin de sayılırım. Bu kadar büyük, bu kadar güzel bir eseri yorumlayabildiğimce yorumlamaya çalıştım. Eğer ki yanlış bir şey varsa içinde lütfen beni uyarın. Bu güzel kitaba haksızlık etmek istemiyorum.
Beni etkiledi. İnanılmaz etkiledi.
1943'te basılmış bir kitabın günümüzde hala popüler olması, hala insanları ağlatması sizce de büyük bir başarı değil mi?
Sabahattin Ali sizce de büyük bir yazar değil mi?
Bu kitabını okuduktan sonra diğer bütün kitaplarını toplamak istedim. Hepsini bağrıma basmak istedim. Ne müthiş cümleler kurmuş, yazmış öyle. Bayıldım...
Kitabın anlatıcısı vardı ilk önce. Adını asla öğrenmedik. Zaten kitabın ilk 45 sayfasını ve son sayfadaki yarı kısmı o anlatıyor. Diğer sayfalar Raif Bey'in ağzından.
Anlatıcımız işinden ayrıldıktan sonra eski mektep arkadaşlarından Hamdi'nin yardımıyla yeni bir iş bulur ve bu yeni işindeki oda arkadaşı Raif Bey'dir. Raif Bey kendi halinde, sessiz, ona laf edilse bile sesini çıkarmayan bir adamdır. İlk başta bu halleri anlatıcımızın garibine gider. Ve bir gün, Raif Bey hastalandığı zaman, onun evine gider. Ailesini görür.
Raif Bey'in çok hastalandığı bir gün anlatıcıdan iş yerindeki eşyalarını ister. Eşyaların içinde küçük bir defter vardır ve o defteri sobaya atmasını söyler. Anlatıcı atmaz ve defteri okumak ister. Böylece Raif Bey'in hikayesini öğreniriz.
Raif Bey gençliğinde okumak istemez ama babası onu okuması için İstanbul'a gönderir. Daha sonraları ülkedeki çatışmalara katılmaması için Raif Bey'i Almanya'ya is öğrenmeye gönderir.
Raif Bey ilk haftalar dil öğrenmekle uğraşır. Daha sonraki haftalardan birinde sokakta gezerken bir galeriye rastlar ve içeri girer. İçeriyi gezerken bir tablo görür ve tabiri caizse durup kalır. O tabloda istedi her şey vardır. ;İstediği her şeyden bir parça vardır. Bu portre Maria Puder'in oto portresi Kürk Mantolu Madonna adlı eseridir.
Olaylar böyle gelişiyor işte. Raif Bey'de sonraları her gün galeriye gidiyor falan. Yani müthişti. Anlatamam. Zaten Maria'ya kanınız ısınıyor. Feminist tarzı bir yapısı, düşündüğünü direk söylemesi, cümleleri... Hele cümlelerine tutuldum ben. Bilmiyorum beni inanılmaz etkiledi.
Bu kitabı Dil Anlatım için okumuştum. Bu yüzden ilk başları acayip sıkıcı geldi. Ve kitabı okumak istemedim. Sonuçta bir zorlama söz konusu. Zorlama olunca kitapları hiç okuyasım gelmiyor. Ama neyse. İyi ki bu kitabı okumuşum ya. Cidden. Her seferinde tekrarlıyorum ama kitap çok güzel. Çok çok güzel.
Sonunu bildiğim halde yine de ağladım, yine de üzüldüm, yine de etkilendim.
Okuyun arkadaşlar. Okuyun. 70 küsur yıl geçtikten sonra bile hala kendini okutturup ağlattıran, etkileyen bir kitaptan bahsediyoruz. Okuyun, kaçırmayın bu güzelliği derim.
Ve son olarak Sabahattin Ali'nin bu kitap için söylediği sözü paylaşmak istiyorum:
”Dünya’nın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!... Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?”
İnsan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor.
Zaten küçüklüğümden beri saadeti israf etmekten korkar, bir kısmını ilerisi için saklamak isterdim...
5 Puan: Mükemmeldi. Düşünmeden oku
Sabahattin Ali'den Kuyucaklı Yusuf'u okumuştum ben de ve tam anlamıyla bayılmıştım.Kürk Mantolu Madonna'yı da kısa sürede okumayı düşünüyorum. Bu arada bil bakalım kim seni mimledi asdfgh http://nazlikitaplik.blogspot.com/2015/01/mim-smiley-mim.html
YanıtlaSilçarçabuk oku bence, bir şey kaybedeceğini düşünmüyorum :D
SilAhahha, tabi ki de seen.