Sayfa Sayısı: 512
Goodreads Puanı: 4,30 (126 oylama)
Seri: Aşkın Renkleri #1
Bir bahar günü çilek kokuları içerisinde tanışan ve birbirlerinden ilk görüşte etkilenen Mira ve Yağız için aşkın büyüsüne kapılmak çok zor olmamıştı. Diğer taraftan, aralarına bir kara kedi gibi giren Yağız'ın tehlikelerle örülmüş geçmişi, mutluluklarının uzun sürmesine izin vermemişti. Hızlı ve tutkuyla başlayan bir aşkın özneleriyken kendilerini birdenbire hoyrat bir ayrılığın içinde bulan Yağız ve Mira'nın günlerine özlemin ıssızlığı sinmişti.
Günün birinde geçmişinin karmaşasını, sırlarını çözüp bir daha gitmemek üzere geri gelen Yağız, ardında bırakıp gittiği mutlu, tasasız, cıvıl cıvıl kadını aynı bulabilecek miydi? Derinden yaraladığı Mira'ya kendisini affettirebilecek miydi? Daha da önemlisi Yağız, Mira'ya yaşadıklarını unutturabilecek miydi?
Adı gibi kokusu olsa çilek kokacak bir hikaye...
Günün birinde geçmişinin karmaşasını, sırlarını çözüp bir daha gitmemek üzere geri gelen Yağız, ardında bırakıp gittiği mutlu, tasasız, cıvıl cıvıl kadını aynı bulabilecek miydi? Derinden yaraladığı Mira'ya kendisini affettirebilecek miydi? Daha da önemlisi Yağız, Mira'ya yaşadıklarını unutturabilecek miydi?
Adı gibi kokusu olsa çilek kokacak bir hikaye...
BENİM YORUMUM
Selaam!
Nasılsınız?
Umarım iyisinizdir. Çünkü ben iyiyim.
Oruç tutuyor musunuz? Ben tutuyorum. Okuldayken vakit nasıl oluyor bilmiyorum ama daha kolay geçiyor. Evdeyken bu çok zor.
Biliyor musunuz bu kitabı ben Ağustos'ta okumuşum. Evet, AĞUSTOS! Resmen utanç içindeyim.
Ama neyse, bakın sonuçta yorumu giriyorum değil mi?
*Yorumum Ağustos'tan beri girilmeyi bekliyor. Yani o zamanki duygularımla yazılmıştır. Şaşırmayın yani bu kız ne diyor diye. :D
Bitti.
Kitabın bitmesine acayip sevindim.
Hayır, kitabın çirkinliğinden falan değil. Sadece gereğinden fazla
uzatılmıştı o kadar. Tamam, başka nedenler de var belki.
İlk önce konuyu anlatayım ha, ne dersiniz?
Zaten arka kapaktan olayın ana yüzünü öğreniyoruz. Aslında kitabın ilk
yüz elli sayfası hakkında bilgi veriyor. Sonrası mutluluk hikayesi.
Tamam. Sakin.
Şimdiii, Yağız var. Adı gibi yağız bir delikanlı. Mardin’de yaşadığından
aşiretten çok çekmiş. Aşiretten kurtulmak için yurt dışında okumaya gidiyorum
bahanesiyle çıkmış gitmiş ve bir daha o diyarlara dönmemiş. Başarı da bir mimar
bu arada. Hali vakti yerinde yani.
Mira var bir de. Nazik, çilek kokulu, masmavi gözlü bir bayan. Duygusal
da. Ve tabi ki masum. Dediğim gibi çilek kokuyormuş hep. Saçı, yüzü, bedeni hep
çilek. Bir de çilekli tartı var. Toz Pembe adlı kafesinin özel tatlısı.
Toz Pembe demişken, Yağız bir gün bu kafeye girer. Ve işte o zaman başlar
her şey. Mira’yı görür. Uzaklaşmam lazım, aşiret var benim ardımda, onu buna
katamam diye düşünür. Fakat her ne kadar uzaklaşacağım, gideceğim dese de yine
kendini Mira’nın yanında bulur.
Her neyse. Olaylar gelişir ve Mira ile Yağız evlenir. Musmutlu bir iki
hafta geçirirler. Fakat Yağız’ı aşiret belası bulur. Gitmek zorunda kalır.
Abisi kayıptır. Ya da ölü. Ve aşiret gereği yengesi ile evlenmesi
gerekmektedir.
Mira’ya bir mektup yazar ve gider.
Mira ise bir buçuk yıldır berbat bir haldedir. Yağız’ın ardında bıraktığı
bir değil iki kişi olduğu için ve bu ikinci kişi Yağız’a fazlasıyla benzediği
için ona baktıkça kalbinde acılar tekrardan yeşerir.
Bir gün Yağız geri döner. Mira’ya gerçekleri anlatmak, onu sevdiğini
hissettirmek ve onu geri kazanmak için.
Fakat geri kazanacak mı?
Mira ona eskisi gibi bakacak mı?
*Iğğığ. Bakacak tabi.
Hem de yüzüncü sayfada.
Neyse.*
Kitabın ilk sayfaları o kadar güzeldi ki. Aşk olduğu gibi gizem de vardı. Okumaktan nefret ettiğim konu aşiret de vardı. Aşiret olmasına rağmen güzeldi kitap.
Yüz ellili sayfalarda araları iyi olmaya başladı. Bu biraz beni kitaptan uzaklaştırdı. Beş yüz sayfalık kitapta hemen iyi oluyorlarsa, ileriki sayfalarda ne olacak dedim. İçindeki gizem için devam ettim.
Gizem üç yüz elli küsurda son buldu. İşte benim için kitap orada bitti.
Kitapta sevdiğim yerler tabi ki vardı. Aşk vardı ve içindeki aşk o kadar güzel anlatılmıştı ki bence, baya severek okudum. Ama ilerleyince aşk biraz sıktı açıkçası.
Daha sonra kitapta gizem olmasını çok beğendim. Kuru bir aşk hikayesi olsa kötü olurdu.
Geçmiş zamana dönme kısmını beğendim.
Ama kitap çok uzundu. Mesela üç yüz elli sayfa olsa tadından yenmezdi. Keşke Burcu abla kitabı kısa tutsaydı. İçine başka bir aşk hikayesinin başlarını katmasaydı.
Cidden uzun olması canımı feci sıktı. Bitsin diye okudum bir süre sonra.
Ama beğendim. Orta karar beğendim.
İşte böyle.
Siz kitabı okudunuz mu? Ne düşünüyorsunuz?
Lütfen yorum yazmadan geçmeyin.
Bir sonraki yazımda görüşürüz!
3 Karavan: Ortalama bir kitaptı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder